Hozan BEDRAN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hozan BEDRAN

kişisel kültür sanat
 
AnasayfaStlGaleriLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 kürt müziğinde sürgün ve dengbejlik

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 16/08/09

kürt müziğinde  sürgün ve dengbejlik Empty
MesajKonu: kürt müziğinde sürgün ve dengbejlik   kürt müziğinde  sürgün ve dengbejlik Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 8:37 am

Çoğu sürgünde yaşamak zorunda kalmış, kendi yurtlarında yaşama imkanı bulanların da her türlü baskı ve zorlukla mücadele etmek zorunda kaldığı bir yaşamın kahramanları olan dengbêjler mütevazı bir yaşam sürdürerek sessiz sedasız çekip gitseler de geride bıraktıkları milyonların dilinde asırlar boyu süreceğe benziyor.”


Kürtlerin yaşadığı 4 parçalı coğrafyada doğan ve siyasal gelişmelerin etkisiyle yurtlarını terk eden Kürt müzisyenlerine ilham kaynağı olan Kürt sanatçılar, geride bıraktıklarıyla yaşamaya devam ediyor. Kürtlerin hem yazılı hem sözlü tarihine kaynaklık eden eserlerin sahipleri, Kürt edebiyatı ve sanatının da taşıyıcıları sayılan, onlarca destanı dillendirerek gelecek kuşaklara aktaran sessiz kahramanlar! Yani denbîjler. ‘Stran’ ve ‘kılamlarında’ dile getirdikleri ile Kürtlerin edebiyat, şiir, öykü, masal ve hatta tiyatro alanındaki tek başvuru kaynağı konumundalar. Politik gelişmelerin bir şekilde kurbanı olan Karapetê Xaço’dan Ahmet Kaya’ya, Mihemed Şêxo’dan Tahsin Taha’ya birçok isim, sadece Kürtlerin değil, Ortadoğu’daki onlarca halkın acılarına, gelenek ve göreneklerine, edebiyat ve sanatlarına, günlük yaşam ve tarihlerine eserleriyle tanıklık etmiş ve kaynaklık da etmeye devam ediyor.

Kürtlerin Homeros’u: Evdalê Zeynike

Kürtlerin Homeros’u diye tabir edilen Evdal, Kürtlerin en önemli halk ozanlarından biridir. 1800’lerin başlarında doğmuş, 1913’te öldüğü bilinen Zeynike tam 110 yıl yaşamı ve Kürt halk edebiyatı içinde çok önemli bir yere sahiptir. Evdal’ın gerek yaşamının kendisi gerekse eserleri Kürt Tarihi açısından büyük bir tarih tarih arşivi niteliği taşıyor. Ozan, hem binlerce yıl önce yaratılmış olan destanları kendi üslubuyla söylemiş, hem de yaşadığı dönemindeki pekçok olayı destanlaştırmasıyla Kürtlerin Homeros’u yakıştırmasını hak etmiştir.

Kendinden sonra gelen birçok dengbêje kaynaklık eden ve eserleri hala dilden dile dolaşan ve yaşamında birçok baskı ve yasakla karşılaşan ozanın eserleri arasında en çok bilinenleri şunlar: “Bilur, Çemê Diyarbekir, Çiya Bilinde, Çiyano, Evdalê Zeynike, Koçero, Melorine Daye, Mihemedo, Saliho ve Wer Halime.”

Kürtlerin yetim mistizmi: Karabêtê Xaço

Dengbêjlik denince de akla gelen ilik isimlerden biri ise kuşkusuz Karabêtê Xaço ’dur. Kürtlerin dünyaya açılan pencerelerinden önemli biri olan Erîvan Radyosu’nda uzun süre tüm Kürtlerin ‘ortak duygu saati’ hanile gelen Xaço, yaşamıyla da unutulmayacak örneklere sahip. Kürt dengbêjlik geleneğinin ünlü ustalarından Karabêtê Xaço (Garabet Haçadruyan) tüm ailesini 1915 soykırımında yitirmiş bir Ermeni, bir soykırım mağdurudur. 1902 yılında Xerzan’da doğan Karabêtê Xaço, Sultan II. Abdulhamid, Ermeni, Yezidi ve Asurlara yönelik katliam fermanını uygulamaya koyduğunda yedi yaşındadır. Köy yakmalar, toplu katliamlar ve tecridin günlük yaşamın bir parçası olduğu o günler için Xaço, “Hamidiye askerlerine her yerde ölüm melekleri de eşlik ediyordu. Ana evladına sahip çıkamıyordu. Hepimiz kıyamet gününün geldiğini düşünüyorduk” şeklinde anlatır.

Ölüm, dilencilik, sürgün ve ızdırap dolu bir yaşam

Xaço, 5 kişilik ailesini kaybettiği 1915 yılının 1 Mayıs gününü şöyle anlatıyor: “Önce köpeklerin sesini, sonra da kapı sesini duyduk. Tahta kapımıza çok sert vuruyorlardı. Kapıyı açmak için ben gittim. Silahlı üç adam dışarıda duruyordu. Kürtçe konuşuyorlardı. Herkesi, köyün aşağısındaki dere kenarına götürdüler. Oraya başka Ermenileri de getirmişler. Hiç vakit kaybetmeden önce erkekleri, sonra kadınları öldürdüler. Sonunda bir parça insaf vicdanlarına girdi ki, bizi bıraktılar. ‘Sakın kimse evine geri dönmesin!’ diyerek de çocukları uyardılar.” Karabêtê Xaço ve kardeşleri bir süre Kürt köylerinde dilencilik yaparak karınlarını, doyurmaya çalışır. Kürtçe bilmeleri sayesinde kimliklerini gizleme imkanı bulan Xaço ve kardeşleri birlikte köy köy dolaşıp, tutunacak bir dal ararken farkına varmadan ilk stranlarını da öğrenmeye, yollarda söylemeye başlar. Kız kardeşi on iki yaşındayken, bir köylüyle evlenince kendisi de aynı köyde (Filîtê Quto) çobanlık yapmaya başlar ve bu sırada birçok denbêj ve güzel sesli insanla karşılaşır.

Sürgün ve katliamlar devam eder

Uzun kış gecelerinde, köy meclislerinde dengbêjlerin şevberklerine (sıra gecesi) katılan Xaço’nun sesinin gizemi fark edilince o da köy meclislerinde stran söylemeye başlar ve böylece dengbêjlîğe de adım atar. “Aç kaldığımda, birisi bana haksızlık yaptığı zaman, hatta erkek kardeşim on yaşında hastalıktan ölünce sadece stran söyledim” diyen Xaço’nun yakasını sürgün ve katliamlar bir türlü bırakmaz. Şeyh Said isyanı ardından, sürgün ve katliama uğratılan Kürt aşiretleri ile birlikte Suriye’ye göç etmek zorunda kalan Xaço, geri dönmeleri için izin çıktığında ise nüfus kağıdı olmadığı için Qamışlı’da kalmak zorunda kalır. O dönem Suriye Fransızların elindedir ve Karapet’in yapacağı tek şey Fransız ordusuna katılmak olur ve tam 15 yıl bu orduya hizmet eder. Kendi anlatımına göre komutanların hizmetçiliğini yapıyor, onlara kahve yapıyor, ayakkabılarını siliyor, elbiselerini yıkayıp ütülüyor, böylece evinin geçimini sağlıyordu. 2. Dünya Savaşı sona erip Fransızlar ülkelerine döndüklerinde ise 15 yıllık hizmetin karşılığı olarak nihayet eşiyle birlikte ülkesine yani Hayasdan’a yani Ermenistan’a 1946’da ulaşabilir.

1950 yılında Erivan Radyosu’nun Kürtçe bölümüne katılan ustayı burada da bir sürpriz bekler. Radyo yöneticileri söylediği klamların ağalar, beyler ve Allah üzerine olduğunu ve Sovyet sisteminde bunun yasak olduğunu söyler. Konu ile ilgili bulunan ara formülle Xaço 50 yıl susmadan aynı frekanstan haykırır ve daha sonra kasetlerinden tüm dünyadaki Kürtlerin yüreğine seslenir. Ermeni ve Kürt uluslarının birbiriyle kesişen, çatışan yazgılarının bir bileşkesi, bir sembolü, ortak duyarlılıklarının bir sesi olarak, 5 çocuk, 15 torunla birlikte arkasında binlerce kılama sığmayan bir hoş seda, büyük bir kültürel miras bırakarak ayrılır.

Ve Xaço’nun unutulmaz klasikleri

Bıraktığı boşluk doldurulamayacak kadar önemli olan büyük ustanın geride bıraktıkları arasında ise şu klasikler dile gelmeye devam eder: “Eyşana Elî, Zembîlfiroş, Genc Xelîl, Xumxumê, Hesenîko, Lê dihol e, Bişêriyo, Lê lê Edûlê, Xezal, Filîtê Qutu, Silêmanê Mistî, De Xalo, Mîrzikê Zaza, Lawikê Metînî(dayîkê), Evdalê Zeynê, Hey babikê, Nûrê, Ay lo Mîro, Mîro wayê, Derwêşê Evdî, Yane yane, Lo dilo, Diyarbekir, Lê Canê, Saliho û Nûrê.”

Kürt Müziğinde bir klasik isim: Aram Dikran

Aram Dikran, ya da gerçek adıyla Aram Melîkyan. O da yine Ermeni asıllı olup yıllarca Kürt halkının acılarını ve yaşam tarzını coğrafyasıyla birlikte destansı bir anlatımla yoğuran önemli şahsiyetlerden biri. 1934 yılında Qamişlo’da dünyaya gelen usta müzisyen müzik yaşamına 18 yaşından itibaren başlar. 1966 yılında ancak Ermenistan’a gidebilen Dikran burada Erivan Radyosu’nda Kürtlerin vazgeçilmez klasiklerini seslendirdi uzun yıllar. Dikran da günümüz Kürt müziğini ayakta tutan önemli bir arşiv özelliğine sahiptir. Ailesi yine Ermeni soykırımından ağır şekilde etkilenen ve olağan dışı şanslarla hayatta kalmayı başaran Dikran, Kürt müziğinin aynı zamanda çağdaşlaşmaya başlamasının dar bir başlangıç noktası. Dikran’ın önemli eserleri arasında, Ay Dilberê, Zînê, Bilbilo, Xemilî Zozan, Nînaqan, Bêbextî, Te Ez Kal Kırım, Sebra Dila, Şev Çu, Zerya Min gibi stranları yer alıyor. Türkiye’de de geniş bir dinleyici kitlesi bulunan Dikran’ın birçok kilamı çok sayıda Kürt müzisyen tarafından seslendiriliyor.

Kürt müziğinde bir köşe taşı: Mihemed Şexo

1948 yılında Suriye’deki Qamişlo’nun Gırbanın Köyü’nde dünyaya gelen ve asıl adı Mihemed Salih Şexmus olan Mihemed Şexo, ekonomik nedenlerinde dolayı Xecoke Köyü’ne yerleşir. Toprak sahiplerine gündelik işçi olarak çalışıp yaşamını sürdüren Şexo, ailevi nedenlerden dolayı ancak 1959 yılında okula gidebilir. 1965 yılında Qamişlo’da ortaokula başlayan, ve burada birçok Kürt sanatçısını tanıma imkanı bulan sanatçı onların etkisinde kalır. Bunlardan birisi Aramê Tigran’dır. İşte o yıllarda Kürt otantik müziği onun hayallerini süslemeye başlar. Fakat yine ekonomik şartlar onun yakasını bırakmaz ve ortaokulu 3. senesinde terk eder. Ancak bu yıllarda arkadaşlarının sazlarıyla saz çalmayı öğrenir, 1970 yılında Lübnan’a yerleşir. Suriye’de Kürtçe müzik konusunda istediği ortamı bulamayan ve yasaklarla karşılaşan Şexo, bir nevi sürgüne gider. Beyrut’ta Müzik Merkez Birliği’nde iki sene müzik dersi gören. 1972 yılında sanatçı diploması alan ve aynı yıl Lübnan’da “Serkeftin” adında bir müzik grubu kuran sanatçı, kısa zamanda bu grup Lübnan halkı ve sanatçılarının beğenisini kazanır.

En profesyonel Lübnan gruplarından teklifler alan ekip bu teklifleri kabul etmez ve bu arada Şexo kendi köyüne dönme kararı alır. Daha sonra Irak’a geçerek Bağdat’ta yayın yapan Bağdat Radyosu’nun Kürtçe bölümünde onların isteği ve çağrısı üzerine şarkılarını bısk’ı ile sunmaya başlar. Aynı yıl tekrar Suriye’ye döndükten sonra ilk kaseti olan Ay Gewrê’yi çıkaran Şexo yeniden Suriye yönetiminin uygulamalarına takılır. Nezaret ve zindan onun ikinci evi olur bu süreden sonra ancak Şexo inadını sürdürmeyi amaçlar ve Kürt halkının acısını, özlemini, kederini stranında somutlaştırma başlar. Bu arada baskılar artınca tekrar Irak’a gitme zorunda kalan usta müzisyen aynı radyoda yeniden çalışmaya başlar.

Peşmerge saflarında bir ozan

Güney’de mücadelenin gelişmesiyle peşmerge güçlerine katılan Şêxo Irak güçleri peşmerge güçlerini bozguna uğratınca, Güneyli güçlerle birlikte İran’a geçer ve burada kaset çıkarmayı sürdürür. Bir stranında “Ey felek/ Bextême hoye/ Em bê dost û bê kesin” (Ey hain felek böyledir bahtımız, kimsesiz ve dostsuzuz) dediği için İran yönetimi onu çağırır ve ona, “neden kimsesiziz diyorsun, işte biz kucak açtık ya” der. Şexo onlara, “eğer bizim kimsemiz olsaydı şimdi size muhtaç olmazdık” diye yanıt verir. Sonraki yıllarda İran’ın Günbetkavus İlçesi’nde müzik desi vermeye başlayan Şexo’ya Tahran Radyosu çalışanları stranlarını radyoda çalmayı teklif etti ve bunun karşılığında kendisine ev, araba, para gibi şeyler vereceklerini söyledi. Karşılık olarak da eserlerindeki tüm ‘Kürdistan’ kelimelerini ‘Gulistan’ olarak değiştirmeyi teklif ederler ancak, Şexo, “ben bu söz için bunca zorluğa katlanıyorum, sürgün hayatı yaşıyorum ve siz benden bunu söylememi istiyorsunuz” diyerek teklifi reddeder.

Ölümsüz eserlerini zindanda yazar

Bu arada İslam rejimine muhalefetten asılacağı için İran’dan Suriye’ye geri dönen sanatçı 11 yıllık sürgün hayatı sonrasında gerçekleşen bu dönüşle halk onu omuzlarında taşır. Ancak yeniden cezaevine kapatılarak susturulmaya çalışılır. Fakat o ölümsüz eserlerinden çoğunu zindanda yazar. Toplam 14 kaset yapan Mihemed Şexo, bir hastalıkla üç gün içerisinde 1966 yılında hayatını kaybeder. Öldüğü gün ise iki saat içerisinde 70 bin kişi Qamişlo’da toplanır ve gözyaşları arasında toprağa verilir. Geride bıraktıklarıyla hala binlerce insanın sesi olmaya devam eden Şexo, kültürel bir aktarım köprüsü görevini de sürdürmeye devam ediyor. Şêxo’nun eserleri arasında ölümsüzleşenlerin bir kısmı şöyle: “Ay Lê Gulê, Eman Dilo, Nesrîn, Xemcivîn,Yar Gewrê, şêrînê Nû Gihayê, Ax û Yeman şikrayê, Di xewde, Ez Der Bûm, Were Were, Min Canek Dît, Dilvîna Min, Cana şêrîn, Rabe ji Xewê, Hebs û Zîndan, Gulîzar, Perwîn, Eyd û Erefat, Kê Dinya Hêjand, Pir şêrîne, Aso Ey Hawar, şivan, Mixabin Dil Kuştiyê, Keça Delal, Ji Min Dûr Ket, Ey Felek, Her Erom, Di Zîndanê Dinalım, Rewşa Ciwata, Kewê, şermîn ê Dil, Xortên Me, Çavên Xwe Veke, Xem u Xeyal, Çipka Xunavê, Sînem, Keçka Gundê Me, Min Bihîstî, Axina Min Tim ji Dil Tê, Êmê, Axîna min, Berdilê Min ve Mihemedo Ronî.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hozanbedran.yetkinforum.com
Admin
Admin



Mesaj Sayısı : 55
Kayıt tarihi : 16/08/09

kürt müziğinde  sürgün ve dengbejlik Empty
MesajKonu: Geri: kürt müziğinde sürgün ve dengbejlik   kürt müziğinde  sürgün ve dengbejlik Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 8:38 am

Bir halkın avazı olarak Tahsin Taha

1941 yılında Güney Kürdistan’da Amediye’de dünyaya gelen Tahsin Taha, çocuk yaşta müzik yaşamına başlayan önemli Kürt müzisyenlerinden biri. M. Arif Cizrevi’den etkilenen ve ilk defa Mangêşê’de mikrofon tutan Tahsin Taha ailevi durumundan dolayı şehir şehir dolaşan bir halk ozanıdır aynı zamanda. Katıldığı bir eylemden aranması nedeniyle sürekli yer değiştiren Taha, daha sonra Bağdat’ta bir tiyatro enstitüsünde eğitim alır ve burada ilk stranı Eşkere Nakım’ı (Açıklamıyorum) hazırlar. 1961 yılında katıldığı bir eylemden dolayı cezaevine konan ve 2 yıl içerde kalan Taha, çıktıktan sonra yeniden Bağdat’a dönerek burada radyo çalışmalarına başlar. KDP tarafından bir etkinliğe katılmak üzere 1994 yılında Avrupa’ya gönderilen sanatçı burada çok sayıda etkinliğe katılır, ancak 1995 yılında bir kalp rahatsızlığı nedeniyle Hollanda’da hayatını kaybeder. Mezarı Federal Kürdistan Bölgesi’nin Amedîye İlçesi’nde olan sanatçının en önemli eserleri şunlar: “Aso, Berîvanê, Derdo, Eman Eman, Min Bidine, Rewşana Male, Wele şi Nakım,Were Cane, Xalxaloke, Xalî Dilo, Xwina Dila ve Yar De Yar.”

Kürtlerin Divası Meyremxan

1904 yılında Mardin yakınlarındaki bir köyde doğan ses sanatçısı Meyremxan, 1925’te Musul’a, daha sonra da Bağdat’a gitmek zorunda aldı. Güzel sesiyle dinleyenleri büyüleyen ve otantik Kürt şarkılarına yeniden nefes veren Meyremxan, 1935 ile 1947 yılları arasında yoğun bir şekilde Bağdat Radyosu’nda çalıştı. Etkileyici sesinden dolayı Sultana Kurda (Kürt Sultanı) adıyla anılan Meryemxan, folklorik şarkıların yanı sıra Kürtlerin aşklarını ve duygu yoğunluğunu dile getirmesindeki başarısıyla Kürt müziğinin divası olarak da tabir ediliyor. İlk Kürt kadın sanatçılardan biri olan ve bu anlamıyla önemli bir misyonu bulunan Meyremxan da yine hayatında birçok fiili sürgün, baskı ceza ve zorbalıkla birlikte yaşamak zorunda kalanlardan biri.

Meyremxan’ın dillerden düşmeyen eserleri arasında şunlar bulunuyor: “Ay Delal, Bavê Koroxli, Çemê Bişerika, Datmam, Hey Bedre, Heli Delal, Helimcan, Hoy Nar, Le Le Weso, Mala Faro, Meyremo, Meyro ve Qesra Baxemse.” Onlarca ismin sayılabileceği Kürt müziğinin sürgünü tadan sanatçıları arasında en dikkat çeken diğer isimler ise: “Şeroyê Biro, Egîdê Cimo, Feyzoyê Rizo, Reşidê Baso, Egidê Tecîr, Neçoye Cemal, Mecidê Sileman, Susika Simo, Zadina Şekir, Belgia Qadir, Hesen Zîrek, Kawîs Ağa, Salih Amedî, Tayar Tofîq, Erdewan Zaxoyî, Ahmad Shamal, Ali Mardan, Şakiro, M.Arif Cizrawî, Mirado, Meryemxan, Eyşe Şan, Reso, Salihê Qubînê, Mahmud Kızıl, Hesen Cizrawî, Cemîlê Horo, Fadilê Kufrawî, Abo, Abdulkadir Kızılkaya, Salihê Şirnexî, Seydayê Behra, Hevranê Ereb, Remezanê Ereb, Necmedîno, Nezîro, Mahmudê Hesê, İzzedîno, Hıdıro ve Husênê Omerî, Reşîdo, Ekremo, Şikriyê Fafî, Rifhetê Darî, Kerem ê Kor, Reşid ê Baso, Mehmûd Baran, Keremo, Dawudê Xelo, Aslîka Qadir, Nesrîn Şêrwan, Mecîdê Silêman, Reşîdê Baso, Belga Qadir, Zadîna Şakir, Şiwan Perwer ve Ahmet Kaya.”

İSMAİL YILDIZ/ DİHA/İSTANBUL
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://hozanbedran.yetkinforum.com
 
kürt müziğinde sürgün ve dengbejlik
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hozan BEDRAN :: KÜRT MÜZİĞİ-
Buraya geçin: